Çağdaş insan yontma mermer devrinde yaşıyor. Eskinin heykelleri yerine yontulan da yontan da kendimiziz artık. Heykeltıraşın taşın içindeki heykeli ortaya çıkarışı misali ha babam kendimizi çekiçliyoruz, özgün benliğimizi bulmak umuduyla.
Kendimizi makul olanın sınırlarına sokabilmek için yontuyoruz. Aykırı olmamak adına, ya da aykırı olmayan olmamak adına,pürüzlerimizden arınmaya çalışıyoruz. Herkes kendini geri kalan koyunlardan ayırt etmeye çalışan koyunlara dönüşmüş durumda. En pürüzsüzü, en başarılısı, en güzeli, en arzu edileni olduğumuz gün rahata ereceğimizi düşünüyoruz. Üstego’nun “keyif al” emri altındayız hepimiz ve keyif almak, ya da daha doğrusu her an keyif almaya çalışmak dışında elimizden bir şey gelmiyor.
İnsanın çarpıklığına dair elimizde bir çözüm yok, çünkü ortada bir sorun yok. İnsan çarpık çünkü her şey çarpık. Kendimizi makulün sınırlarına sokmak için yonttukça düzelttiğimiz, gerçekten kendimiz mi? Yoksa yontuldukça ağırlığından kurtulduğumuz eşsizliğimiz mi bizi rahatlatıyor? Varlığından dolayı toplumu, ebeveynlerimizi, öğretmenlerimizi, devleti, karşı cinsi, akranlarımızı suçladığımız bütün pürüzler gittiğinde elimizde yekpare bir özgürlük kalacağına bizi inandıran nedir? Nedir ki tüm çarpıklığıyla eşsiz ve benim olan bu hayatı makulün sınırlarına sokmak için düzeltmeye bu kadar çaba sarf etmem gerekiyor?
Denebilir ki her şeyin çarpıklığıyla barışmak bizi vasatlıkla barıştıracaktır. Kişinin arzusu vasatlıksa, pek tabii. Bırakın varsın olsun. Çağdaş insanın sorunu istediğini isteyememek, istemediğini ise istemeye mecbur hissetmektir. Yontulması gereken bir mermer yoksa da yıkılması gereken engeller var insanın önünde. Arzumuzun önündeki engelleri kırmalıyız. Çarpıklığımızdan duyduğumuz utanç yerle bir edilmeli. İnsanlar makullükte değil çarpıklıkta birleşmeli. Arzularımız birbirine katıla katıla çağlayıp sele dönüşmeli ki özgünlüğümüze erişebilelim.
Özgünlük, günahlarımızdan arınıp kendimizi düzelttikçe keşfedebileceğimiz bir şey değil. Özgünlük içimizde falan da değil! Özgünlük isteyişimizde, hareketlerimizde her an kendini yeniden üreten, baştan tanımlayıcı, dinamik bir şey.